"KÜL"lerin İçinden Canım

Mircan Kaya'nın yeni albümü Gürcüce, Boşnakça ve Türkçe türkülerden oluşuyor.

"KÜL"lerin İçinden Canım
23 Eylül 2005 Cuma 11:39

Mircan Kaya'nın yeni albümü Gürcüce, Boşnakça ve Türkçe türkülerden oluşuyor.

"Ninniler" albümü ile tanıdığımız Mircan Kaya, bu defa "Kül" ile karşımızda. Deprem mühendisi olan Kaya ile hafif Mete Işıkara tadında bir müzik sohbeti gerçekleştirdik.

Mircan Kaya’nın Kalan Müzik etiketli albümü elimize geçtiğinde, kartonetteki fotoğraflar dikkatimizi çekti müzikten önce... Kafasında hasır şapka, eski bir binanın dumanlı ışığı altında, bir nevi Indiana Jones havasında tepelere bakıyor Mircan Kaya. Albümün kapağındaysa, bir tren penceresinden, dalmış gitmiş uzaklara... Yollar ve yolculuklar, Mircan Kaya’nın en değerli ilham kaynakları olunca, böyle oluyor haliyle "Kül"ün kapağı da. Bu durumda "Kül"ü konuşmaya, yolculuklarla başlıyoruz.

Üniversitedeyken gittiği Ürdün’ü anlatıyor Mircan Kaya. Oradan nasıl da etkilendiğini, hele de camilerle kiliselerin yan yana durduğu Amman’dan. “Bu yolculuklardan da izler var mı albümde?” sorumuzun cevabıysa, “Yaşam boyunca biriktirilmiş her şey var” şeklinde.

Yolları bitirmeden önce, Mircan Kaya’nın Küçük Bebek’teki küçük ofisine giderken, yol boyu "Kül"ü dinlediğimizi ve bu müziğin sahil boyunca nasıl da iyi gittiğini de hemen belirtelim. Gürcüce, Boşnakça, Türkçe ve "Mircan"ca türkülerden oluşan albüm, açılışı, türkü gibi yapan bir rock parçası, "Bilmem Neden Böyle Soldum" ile yapıyor. Bu da hiç şaşırtıcı değil, çünkü Mircan Kaya esasen Batı müziği söylüyor. Bir zamanlar bir rock grubu bile varmış. Piyasaya çıkmasa da arkadaşlarıyla doldurduğu kasetleri var. Country söylediği ve gitarları da kendisinin çaldığı bir tanesini bize dinletiyor hemen ofiste. “Eee bunlar daha güzelmiş” diyoruz biz de, ki gerçekten öyle. Belli olmaz, bir dahaki projesinde bayağı farklı sound’lar duyabiliriz Kaya’dan. Gelecek projesi kâğıt üzerinde tamamlanmış, geriye pratiğe geçirmek kalmış ama sürpriz olması gerektiğinden içeriği öğrenemedik maalesef. Önce geleneksel olandan başlamayı tercih etmiş Kaya, "Kül"de. Çünkü önce kendini, kendi içini iyi tanıması gerektiğini düşünüyor.

Batumi göçmeni bir aileden gelen Mircan Kaya, geleneksel ve etnik müzik araştırmaları yapıyor aynı zamanda. Bu araştırmalar sırasında rastladığı Boşnak bir parçayı da albümün kapanış şarkısı yapmış. "Dunjaluce, golem tis i" (Sevdalinka), barıştan bahsediyor. Albümün konsepti itibarıyla da sonda selamlıyor bizleri. Çünkü, "Kül", acıdan açılıp barışa varıyor. Mircan Kaya, büyük acılar çekilmeden sanat eserleri üretilebileceğine inanmıyor.

“Kül, yanmaktan geriye kalan şey. İnsanlar öldükten sora da kalan kül. Külü cebimizde taşıyıp acı çekmektense, bir şeye dönüştürmek daha iyi” diyor. Böylesi cümleler kuran birinin aynı zamanda mühendis olması da enteresan elbet. Mercan Kaya hayatı boyuncu müzik ve mühendisliği hep yan yana götürmüş. Türk Müziği Korosu’nda söylediği şarkılardan elinde gitar, country mırıldanmaya, müzik her zaman önemli olmuş Kaya’nın hayatında. Esasen inşaat mühendisliği okuyan ve sonrasında insanlara daha bir faydalı olacağı için deprem mühendisliğine geçen Kaya, şu an deprem teknolojileri üzerinde çalışıyor. Yeni Zelandalıların bulduğu ve pek çok gelişmiş ülkede kullanılan bu teknolojiyi, burada da yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bu teknolojiler memlekette pek kullanılmasa da, mühendislik camiası yavaş yavaş öneminin farkına varıyormuş.

Müzik söyleşimiz Mete Işıkara söyleşine dönüşmesin diye, Kaya’nın "Kül" öncesi çıkardığı "Ninniler" albümüne geçiyoruz. 12 ve 14 yaşında, bir kız, bir erkek, iki çocuğu olan Kaya, ninni söylemeyi çok seviyor. Özellikle de doğaçlamayı. Kendisi gibi yine müzikle ilgilenen çocuklarına, çok söylemiş böyle doğaçlama ninniler zamanında. "Ninniler"den "Kül"e dönersek, albümde bir de Gürcüce parça söylüyor Kaya. Gürcüce bilmese de Laz olduğu için gayet başarıyla yorumluyor şarkıyı. Keza iki dilde de sesler birbirine çok yakın. Albümde dikkatimizi çeken, güzel yazar John Berger’dan alıntı var bir de. “Henüz gözden yitmemiş, her şeyi çevreleyen ufuklardan söz etmişlerdi” diyor Berger. Kaya’nın sevdiği tüm yazarlar arasında Berger, en fazla öneme sahip olduğu için yer alıyor "Kül"de. “Berger benim için "sevgi" demek” diyor Kaya. Biz de son olarak, “Küller küllere, acıdan sevgiye” diyerek yollara düşüyoruz yine. Kulağımızda "Kül", Küçük Bebek’ten geçiyoruz.


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.